28 Kasım 2016 Pazartesi

Beatles'ın izinde Londra

Bundan tam iki yıl önce ben bir dönem İngiltere'de yaşarken ta gitmeden önce araştırıp kafama koyduğum bir şeyi gerçekleştirdim: Londra'da Beatles turu yaptım!

Benim gibi bir Beatles-sever'in kesinlikle yapması gereken bir şeydi bu. Üstelik benim gibilere 15 yıldır bu turu veren donanımlı ve tutkulu bir rehber eşliğinde... Tam anlamıyla bir Beatlemaniac olan Richard Porter!


Richard Porter, yıllardır haftanın beş günü Londra'da Marylebone ya da Tottenham Court Road metro istasyonlarında - tura göre değişiyor- elinde tabelasıyla dünyanın çeşitli yerlerinden Beatles için gelmiş insanları bekliyor ve yeterli sayıya ulaşılınca tur başlıyor. Turun temasına göre çeşitli yerleri ziyaret ediyorsunuz. Üç tur çeşidi var: The Beatles - In My Life Walk, The Beatles - Magical Mystery Tour ve Rock and Roll - London Walk. 
Ben In My Life Walk'a katılmıştım. Gelin, size nasıl geçtiğini anlatayım.

Trene atladığım gibi Londra'ya geldim. Güzel ve güneşli bir Ekim sabahıydı. Marylebone istasyonuna vardım ve Richard Porter ve yanında duran diğer tur katılımcılarını seçmek zor olmadı. Herkes gelince Richard öncelikle elimize tur broşürünü tutuşturdu ve paraları topladı. Bir tam kişi  £10, öğrenci ve 65 yaş üstüler ise £8. Gayet makul bir fiyat. Ben o zaman öğrenci olduğum için £8 verdim.


Marylebone'ın aslında Beatles'ın A Hard Day's Night filminin açılış sahnesinde geçtiği için bir Beatles lokasyonu olduğunu açıklamakla başladı Richard. Ama o meşhur koşma sahnesinin olduğu yolda inşaat vardı, o yüzden uzaktan bakmakla yetindik.





Ardından Westminster Register Office ya da diğer adıyla Old Marylebone Town Hall'a gittik. Burası, 1969'da Paul'un ilk eşi Linda McCartney'le  ve aynı zamanda 2011'de üçüncü eşi Nancy Shevell ile evlendiği yer. Sadece Paul değil, Ringo Starr ve Liam Gallagher gibi müzik ikonları da burada nikah kıymış. Biz gittiğimizde maalesef burası da restorasyondaydı, şöyle bir bakıp geçmekle yetindik. Durduğum yerde bir zamanlar Paul'un evlendiği gün çığlık çığlığa ağlayan hayranlarının durduğunu düşünmek ilginç bir histi.


Sıradaki durak, turun içinde en ilgimi çeken mekânlardan biriydi. Adres: 34 Montagu Square. Burada bir daire var ki neler yaşanmış neler... 1960'ların ortasında Ringo Starr'ın yaşadığı, Paul McCartney'nin Eleanor Rigby şarkısı üzerinde çalıştığı, John & Yoko'nun meşhur Two Virgins albüm kapak fotoğrafını çektirdiği ve Jimi Hendrix'in The Wind Cries Mary'yi yazıp partiler verdiği efsane bir ev! Duvarların dili olsa da konuşsa...



Baker Street'ten geçerken Beatles'ın 1967 Aralık'ında açtığı kısa ömürlü Apple Boutique'in binasını görüyoruz. Tabii ki artık Apple değil burası, üstünde de 60'ların ünlü tasarım ekibi The Fool'un boyadığı duvar resminden eser yok. Yine de bir zamanların en "hip" ve saykodelik giysilerin ve onları alacak ünlülerin bu dükkanda toplandığını düşünmek, "ben de orada olmalıydım!" dedirtiyor.


Size bir bonus vereyim; Beatles 1967 yılının tam da benim doğum günüm olan 5 Aralık gününde bu butiğin açılışı için bir parti düzenlemiş. Partide butiğin alkol lisansı olmadığından elma suyu içmekle yetinen davetliler arasında Eric Clapton ve sevgilisi Charlotte Martin, Jack Bruce, Cilla Black gibi isimler varmış. Geceden görüntüler için buyrunuz:


Bir sonraki durağımız ise 57 Wimpole Street yani Paul McCartney'nin 60'ların ortasında birlikte olduğu sevgilisi Jane Asher ve ailesinin oturduğu evdi. Paul da bir süre bu evde misafir olmuştu. Bir gün John Lennon ile piyano başında otururken I Want to Hold Your Hand şarkısını yazdıkları ev de tam buydu. Bu arada kapının yanında asılı duran nazar boncuğunu bu fotoğrafı çektikten çok sonra fark ettim. Çok ilginç, değil mi?




Yol üstünde Help! filminde geçen restoranın önünden geçtik ve metroya binip meşhur Abbey Road'a vardık. Başta Beatles olmak üzere pek çok ünlü ve başarılı müzisyenin şarkılarını kaydettiği Abbey Road -eski adıyla EMI- Stüdyoları'na baktık. Tüm zamanların en güzel şarkılarının kaydedildiği yere...





 Pun certainly intended...


Efsane duvara ben de izimi bıraktım. Back in the USSR'ın sözlerine
 gönderme yaptım - gerçekten evimde hissettim.

Tur, tipik bir turist aktivitesiyle yani Beatles'ın efsanevi albüm kapağını canlandırma çabasıyla sona erdi. Abbey Road yaya geçidinde yürürken fotoğraf çektirmek için kuyruk olduk. İngiliz sürücüleri bu olaya alışık, korna bile çalmadan durup geçmeni bekliyorlar. Ama bilmiyorum tam bizim orada olmamıza mı denk geldi, bir anda o kadar araba geçti ki zar zor yürü, dur, poz ver, geç, geri gel derken biraz uğraştırdı. Yine de tatlı bir fotoğrafım oldu:


Tur bitti ama alışveriş bitmedi. Daha önceden gözüme kestirdiğim London Beatles Store ve It's Only Rock 'n Roll Store'a uğramadan edemedim. Küçük bir servet harcadım ama iyi grup tişörtleri ve Beatles merchandise benim zayıf noktam!

Come to mama! Yalnız bedenler çok değişiyor. "Ladies" XL olanlardan
biri gerçekten bol dururken öbürü tam üstüme oturuyor; unisex M de aynı
şekilde. Biraz şansa kalmış. Ama kumaşları gerçekten çok kaliteli.

Görmüş kadar oldunuz belki ama Beatles ve 1960'lar hayranıysanız ve yolunuz Londra'ya düşerse mutlaka bu tura katılın. Dönüşte de ister Abbey Road'un yanında Richard Porter'ın işlettiği Beatles Coffee Shop'ta oturup bir şey için ve Beatles eşyaları alın, ister London Beatles Store ve It's Only Rock 'n Roll Store'da tişörtler içinde kendinizi kaybedin!  

Richard'ın turları için: http://www.beatlesinlondon.com/

2 yorum: