10 Ekim 2016 Pazartesi

Merakla beklenen bir konser: Jakuzi

Birkaç ay önce bir bahar günü bir arkadaşım bana "80'lere götüren bir 2016 işi" diye tanımladığı bir video gönderdi. Bu, Jakuzi adlı bir grubun o zaman fırından yeni çıkmış ve henüz çok az kişi tarafından izlenmiş "Koca Bir Saçmalık" şarkısının klibiydi. Aslında yıllar önce çekilmiş denilse sırıtmayacak, rengarenk, değişik kamera açılarıyla dolu, solistin ifadesizce kameraya bakıp sözlere ağzını oynattığı retro bir klipti. Soundun da aşağı kalır yanı yoktu: insanı kendinden geçiren synthesizerlar, kalın ses tonuyla söylenen samimi sözler... Tame Impala ve Depeche Mode'u andırsa da kendilerine özgü bir sound oluşturdukları belliydi.

Aylar sonra geçtiğimiz cuma akşamı aynı arkadaşımla o, Jakuzi'nin Salon konseri öncesi fotoğraflarını çekmek için soundcheck'in bitmesini beklerken sohbet ediyorduk mekânın önünde. Jakuzi, alternatif/indie müzik sahnesine bomba gibi düşmüştü. Klipten yaklaşık bir ay sonra çıkmış olan albümleri Fantezi Müzik'i tanıtmak için ilk konserlerini tam da onlara yaraşır bir şekilde Arka Oda'da vermişlerdi. Bu konsere gidememiştim ama gitseydim belki yine izleyemezdim çünkü o gece Arka Oda resmen dolup taşmış, insanlar dışarıda kuyruk olmuş Jakuzi'yi izlemek için. İkinci konserlerini de yine kaçırdığım Babylon Soundgarden'da vermişlerdi.

Bu iki mekândan sonra sonunda Salon sahnesini şenlendireceklerini duyunca çok sevindim. Genelde Salon'da çıkacak grupları Salon sayesinde tanırım. Bu yüzden onlarla tanışmam canlı performanslarıyla olur genelde. Jakuzi, bu grupların içinde bir ilkti. Şarkılarını Youtube'dan ve yeni geldikleri Spotify'dan dinliyordum hep aylardır. Doğuşlarına da yükselişlerine de tanıklık etmiştim ki bu çok güzel bir duygu. Üstelik Türk bir grup olduğu için ve etrafımdaki mekânlarda çaldıkları için oldukça ulaşılabilirlerdi. 

Ben hep "grup" dedim ama aslında Jakuzi, kendi tabirleriyle bir "proje". Taner Yücel ve Kutay Soyocak'ın güçlerini birleştirip bütün müzikal ve entelektüel birikimlerini harmanlayıp yarattıkları bir proje. Tam da bu yüzden sahnede kendilerine eşlik eden, Yüzyüzeyken Konuşuruz ve No Land'den tanıdığımız davulcu Can Kalyoncu'yla beraber sadece üç kişiler. Vokal, davul ve bas gitar. Gerisi play tuşu. Bu başta bana da ilginç geldi, synthesizerla bilinen bir grubun canlı performansında synth çalan birinin olmaması. Ama anladığım kadarıyla işin mutfağında yaptıkları müziğin her katmanıyla ve enstrümanıyla bizzat kendileri ilgilendiği ve sahnede de aynı anda birkaç enstrüman çalamayacakları için bu yolu seçmişler. Müziğin bir kısmını, önceden hazırlamış olduğu pasta hamurunu dolaptan çıkarıp üstüne çilekleri ve kremayı döşeyen bir şef gibi icra ediyorlar sahnede.

Çok da başarılı bir sahne. Albümden kat kat daha fazla zevk veriyor canlı izlemek, dinlemek. Teatral bir hava seziliyor sahnede. Beyaz tulumlara bürünmüş Jakuzi. Can Kalyoncu'nun davulunda kırmızı çiçeklerden oluşan bir çelenk var. Taner Yücel bas gitarını çalarken arada gülümsüyor, ne kadar zevk aldığı belli. Albüm kapağındaki gibi BDSM tarzı siyah bir maskeyle sahneye çıkan Kutay Soyocak ise tam bir frontman. Kendine güvenen tavrı ve arada yaptığı küçük danslarla bana ilginç bir şekilde Alex Turner'ı hatırlatıyor. İzleyiciyle etkileşim hâlinde, hatta "Bir Düşmanım Var" şarkısının enstrümental bölümünde en önden bir kızı kapıyor ve dans ediyor. 

Tam bitti derken "Bis geldik" diyerek espriyle sahneye tekrar geliyorlar ve bir değil birkaç şarkı söylüyorlar, biz izleyiciler buna çok seviniyoruz. İzleyici kitlesi oldukça genç. 22 yaşındaki hâlimle ben yaşlı hissediyorum aralarında. Tıka basa dolu. Konser başlamadan önce o kadar dolu değildi, herkes bir anda gelmiş sanki. Üst katlardan sarkanlar, önümde çılgınca dans eden çocuklar, birbirine sarılan çiftler... Hepsinin ortak noktası, Jakuzi'nin insanı kendinden geçirten müziği. 

Benim için gecenin en unutulmaz performansı, "Yine Aynı Şeyi Yaptım" şarkısıydı. Sakin başlayan şarkı sonlara doğru öyle bir ivme aldı ki hem sahnede Jakuzi hem de karşılarında seyirci coştu. Çılgınca dans edip kendimi müziğe mi bıraksam, etrafta kopan insanları mı incelesem yoksa Jakuzi'ye mi odaklansam bilemedim ama kesinlikle çok zevk aldım. Şarkı zaten çok başarılı, synth pop/rock - artık kategorilendirmekte zorlandığım mükemmel bir karışım. Konserde daha da devleşti.

Önce Bandcamp'te sonra kaset formatında ardından da Spotify'da yayımlanan Fantezi Müzik albümü zaten her bir şarkının birbirinden farklı tadlar verişi ama birbiriyle uyumlu oluşu açısından Jakuzi'nin başarısını kanıtlamıştı. Sahne performansları da bir o kadar iyiydi. Test edildi, onaylandı. Hâlâ dinlemediyseniz dinleyiniz, izlemediyseniz takipte kalınız ve en kısa zamanda canlı izleyiniz.

Fotoğraflar, bana Jakuzi'yi tanıtan arkadaşım Burak Şimşek'ten...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder