4 Nisan 2016 Pazartesi

Merhaba Müzik!

"Beatles dinliyorum, sen bilmezsin."

İlkokul çağındayken müzik konusunda ufkumu açmış bir arkadaşımın, başka bir arkadaşımızın ona ne dinlediğini sorması üzerine verdiği cevaptı bu. O zamanın son model Ipod'uyla bu "eski ve sıkı gruplardan Beatles'ı" dinleyen arkadaşımın bu cevabını duyunca: "Vay canına, ne kadar cool!" diye düşünmüştüm. O zamanlar o yaşta kim Beatles dinliyordu ki, değil mi? Ben henüz sadece birkaç şarkısına aşinaydım; sadece iyi, etkileyici ve eski bir grup olduğunu biliyordum, o kadar. 

Aynı dönemde okulda sene sonu gösterisinde sergilediğimiz bir skeçte bir tipleme vardı: Yesterday söyleyen İbrahim Tatlıses. Evet, bizzat Beatles'ın Yesterday'i. Abartılı bir Türk aksanıyla şarkının ilk kıtasını söyleyen arkadaşımıza çok gülüyorduk, bir yandan da mp3 çalarımdan Yesterday'i dinlemeye başladığımı hatırlıyorum. "Güzel şarkıymış!"

Sonraki yılları özet geçersek... Pek çok türden pek çok şarkıyı deneyimledim; bir yandan yine o Beatles dinleyen arkadaşımın önerisi üzerine The Doors ile kısa bir tanışma dönemi geçirdim, bir yandan dönemin popüler şarkıcıları ve gruplarıyla ergenlik dönemine girdim: Shakira, The Black Eyed Peas, Justin Timberlake... Ah, bir de seksenler dönemimi unutmayalım: Modern Talking'in solisti Thomas Anders'e duyduğum ilginç hayranlık- evet, onun tarzında mokasenler ve bol kazaklar satın almak isteyecek kadar seviyordum-, Michael Jackson'a olan büyük aşkım... The Way You Make Me Feel'in klibindeki bir sahneyi durdurup saatlerce resim çizdiğimi hatırlıyorum, forumlarda bile yazıyordum 13 yaşımdaki hâlimle! VH1 kanalında bir klibinin çıkmasını beklerdim, evet Youtube vardı ama beklenmedik zamanda videoya rastlamak her zaman daha heyecanlıydı. Thriller 25. yıl özel versiyon CD'si, tek başıma aldığım ilk albümdür. O zaman henüz aramızdan ayrılmadığını da not düşmek isterim Pop'un Kralı'nın... 

Liseye başlarken biraz daha sertleşerek Metallica ve Guns 'N Roses da sık dinlediğim gruplardan oluverdi. Sınıfta gitar çalan çocuklar vardı, lise gruplarını bilirsiniz, özellikle rock müziğine meraklı pek çok genç erkeğin kendileri gibi müzisyenler bulup ilk hayallerini gerçekleştirdiği gruplar... Slash ve Gibson Les Paul'unu çok seviyordum. Çok seksiydi!

Amadeus filmini izlememle klasik müziğe hızlı bir dalış yaptım. Mozart'ın biyografilerini okumaya, operalarına gitmeye başladım. Algıda seçicilik olsa gerek: ilgilendiğin müzik dalında ne kadar çok aktivite oluyordu aslında İstanbul'da! 1. Opera Festivali şansıma tam bu zamanda gerçekleşti. Yıldız Sarayı'nda Saray'dan Kız Kaçırma Operası'nı izlemek çok keyifliydi elimde Almanca aryaların İngilizce çevirileriyle. Ama bu, başka bir yazının konusu...

Ve sonunda olan oldu: hayatımı çok büyük ölçüde etkileyecek bir şey gerçekleşti... Beatles'a hayran oldum! Gerçek anlamıyla, her açıdan bir fangirl. Nasıl mı oldu? Hâlâ bilmiyorum. Yıllar boyunca hep birkaç şarkısını bilerek ve rastgele dinleyerek yaşadım. Ve bir gün yine shuffle'da denk gelmiş olmalı ve "bu adamlar bayağı iyiymiş aslında" diye düşünmüş olmalıyım ki diğer şarkılarını ve kendilerini araştırmaya başladım internetten. 

Başlayış o başlayış! Hayatlarını, felsefelerini, müzik tekniğinden anlamasam da şarkılarında hangi ölçüleri kullandıklarını, meditasyona olan ilgilerinin nasıl başladığını (George Harrison'ın eşi Pattie Boyd'un Maharishi Mahesh Yogi'nin İngiltere'de bir semineri olduğunu diğerlerine haber vermesiyle birlikte), Paul McCartney'nin neden bıyık bıraktığını (1966'nın sonbaharında geçirdiği küçük bir kaza sonucu dudağının üstünde oluşan bir yarayı kapatmak için) ve bu tarz her türlü gerekli gereksiz bilgiyi bilir hâle geldim. Hayatımın background müziği oldular, hatta direkt foreground müziği! Biriyle tanışıp ondan hoşlanmaya başladığımı hissettiğimde "I've Just Seen A Face"i tekrar tekrar mırıldandım. En üzgün anlarımda Paul'a kulak verip "Let It Be" dedim. 17 yaşıma girdiğimde I Saw Her Standing There'in "Well she was just seventeen..." diyerek devam eden sözlerine uyum sağladığım için mutlu hissettim. 

İşin beni büyüleyen tarafı, hayranlığımda hiçbir azalma olmadı. Hâlâ aynı hazzı alarak dinliyorum şarkılarını, hâlâ onlar hakkında bir şeyler keşfettiğimde aynı heyecanı duyuyorum. Ve hâlâ zamanda geri gidip onlarla tanışma hayalim var. Aslında hayalden de öte, bunun bir şekilde gerçekleştiğine ya da gerçekleşeceğine inanıyorum. Neden olmasın?

Beatles, sadece kendine hayran bıraktırmadı beni: onlar sayesinde 60'ların ve 70'lerin büyülü dünyasına adım attım ve bir daha çıkmadım. The Rolling Stones, Led Zeppelin, Bob Dylan gibi gelmiş geçmiş en iyi grupların hayranı oldum. Woodstock, Isle of Wight gibi festivalleri kaçırdığıma üzüldüm. Mod'la başlayıp hippie'ye uzanan moda ağırlıklı yaşam tarzına aşina oldum, ilham aldım. Dönemin psikolojisini, ünlü simaların neden birer birer uyuşturucu batağına saplandığını ya da intihar ettiğini anlamaya çalıştım. O dönemi dolu dolu yaşamış Pamela Des Barres gibi groupielerin kendi acıtatlı dünyalarını anlattıkları veya Keith Richards gibi efsanelerin anılarından bahsettiği kitapları okudum; belgeseller izledim. Günümüz sanatçılarının, özellikle müzisyenlerin, bu çılgın dönemden nasıl etkilendiğini gördüm.

Ve kendimi oluşturdum! Benliğimi. Bütün bu bilgiler, sesler, görüntüler; beni besledi. Bir müzisyen olmasam da sevdiğim müziği yapan insanları tutkuyla takdir etmemi sağladı. Şu anki dünyamdan kaçmaktan ziyade bana ikinci hayatımı yaşamak isteyeceğim ekstra bir dünya sundu. Benim gibi kişiler olduğunu fark etmemi sağladı her yerde. Sanat ve felsefe konusunda ufkumun açılmasını sağladı. Beni İngiltere'ye bile götürdü. Verdiğim her kararı, tanıştığım her kişiyi bir şekilde etkiledi bu tutkum.

Bu blogu yazmamı da!

Hayatımı, duygularımı ve düşüncelerimi ifade etmeyi sevdiğimi fark ettim, eh, sonuçta 14 yıldır günlük tutan bir insanım! Ve paylaşmayı en çok sevdiğim şey: müzik. Müzik, hayatımın her yerinde. Ve tıpkı Madonna'nın dediği gibi: 

"Music makes the people come together"...

İşte beni sizle, sizi benimle birleştirdi müzik! Bu blog sayesinde birlikte 1967'de Los Angeles'ta bir gece kulübüne de gidebiliriz, yeni çıkan bir grubun konserine de; müzisyenlerin ilham perilerini de tanıyabiliriz, bir müzikal biyografinin etkileyiciliğini ve doğruyu ne kadar yansıttığını da tartışabiliriz. Hadi gelin, bu büyülü dünyayı birlikte keşfedelim!

4 yorum:

  1. Ayşegül'cüğüm,
    Annen ve babanla doksanlı yılların başında tanıştım özellikle annenle daha yakın arkadaş olduk ama her ikisini de severim ve şimdi daha çok seviyorum galiba seni yetiştirdikleri için..
    Seni kutluyorum tatlım, öncelikle bu güzel anlatım için. Kendi diline özen göstermenin kendini ifade etmede ne denli önemli olduğunun farkında olman, altmışlı yıllardan başlayan müzik yolculuğun sonra dönüp klasiklere süzülmen ve bu yolculuklarda dağarcığını doldurman belli ki seni çok beslemiş. İtiraf etmeliyim beni benden aldı.
    Kentsel dönüşüm garabeti nedeniyle evlerimizden uzaklaştırılırken anılarımızdan da uzaklaşmak zorunda bırakıldık. Hücre evlere sığışabilmek için kitaplarımın çoğundan, özenle saklanmış yığınla belgeden, en önemlisi de iki büyük boy "şarkı defteri"mden veda etmek zorunda kaldım. Şimdi, sayfalar dolusu tüm Beatles şarkıları ve yanlarında resimleriyle senin nekadar ilgini çekeceğini düşündüm ve üzüldüm. İnternetten tüm bilgilere ulaşabilirsin ama 50 yılı aşkın bir defterin sayfalarında gezinmek te hoş olurdu sanırım. Üzgünüm...
    İzninle seni takip edeceğim , yolun açık olsun sevgiyle kucaklıyorum.... Gülay İlker

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülay Ablacığım, çok teşekkür ederim yorumunuz için. Blogumun hoşunuza gitmesine ve takip etmenize çok sevindim. Şarkı defterinizi görmeyi kesinlikle çok isterdim :) Sevgiler...

      Sil
  2. Merhaba Ayşegül Hanım, blogunuzu Ali Burak sayesinde tanıdım ve 2 gündür takip ediyorum. Blogunuzu kaliteli içeriklerle donatmışsınız. Müziğe dair yazdıklarınız çok etkileyici. Bu yüzden sizi tebrik etmek gerek diye düşünüyorum. Gerçekten çok güzel bir işi başarıyorsunuz. Müzik hayatınızda başarılarınızın devamını diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Murat Bey, blogumu takip etmenize ve yazdıklarımın hoşunuza gitmesine sevindim. Çok teşekkür ederim yorumunuz ve iyi dilekleriniz için.

      Sil