29 Ağustos 2016 Pazartesi

Doğum günü çocuğu: Michael Jackson

Herkesin bir hikayesi vardır "Michael Jackson öldüğünde neredeydin, ne yapıyordun?" sorusuna cevap olarak. Ben arkadaşımın havuzundaydım mesela, haber gelince doğru olup olmadığı belli değildi - smartphonelar çok popüler değildi daha o zaman, hemen kontrol edemiyorduk bilgilerin doğruluğunu. Eve gidince bütün akşam haberlere baktım, uluslararası kanallar yayın akışını kesmişti, son bilgileri almaya çalışıyordu.

Haber maalesef doğru çıktı. Pop'un Kralı Michael Jackson, 50 gibi erken bir yaşta fazla dozda ilaç aldığı için hayatını kaybetmişti. Tabii günlerce sorgulandı bu bir cinayet miydi, ne ilacı alıyordu, neden alıyordu, depresyonda mıydı, vs. 

Görkemli bir anma töreni yapıldı. Çoğu ünlü olan ailesi, sevenleri ve arkadaşlarının katıldığı tören sadece orada olanlar için değil biz televizyondan izleyen hayranları için de çok duygusaldı.

Ünlü birinin ölümü her zaman diğer ölümlere göre daha garip gelir. Özellikle tanışmadığınız biriyse. Çünkü o bir nevi Tanrı gibidir gözümüzde, hiç görmemişizdir veya konuşmamışızdır canlı canlı ama hep orada olduğunu biliriz. Zor zamanlarımızda ona tutunuruz, mutlu anlarımızda ona şükrederiz ve yanımızda hissederiz.

Michael Jackson da benim tanrılarımdan biriydi. Aslında hala öyle, çünkü o yaptıkları ve bize bıraktıklarıyla ölümsüzleşmiş biri. 

Michael ile ilgili ilk anım, ilkokulda konferans salonunda hakkında gösterilen bir belgeseli izlememdi. Çok şey hatırlamıyorum ama bayağı beğenmiştik kliplerini, danslarını.

Sonra birkaç yıl sonra orta son senemi Michael Jackson'la geçirdim. Hayatını araştırarak, efsanevi kliplerini izleyerek, şarkılarını dinleyerek ve sözlerini ezberleyerek geçti günlerim. Lise sınavına hazırlanırken en büyük destekçim oldu. O sene Thriller albümünün 25. yılı şerefine bir albüm çıkarmıştı Michael Jackson şansıma. Benim de aldığım ilk albüm oldu. Müzik dergilerinde hakkında yazılar yazılmaya, posterler verilmeye başlandı bu vesileyle- ben de yaşadım tabii. Konser ve klip DVD'lerini aldım, Türkiye'deki en büyük Michael Jackson forumu olan Mjturkfan'da yazmaya bile başladım! 

Onun masumluğuna hep inandım. Çünkü röportajlarında ve okuduğum hayat hikayelerinde hep çok hassas ve düşünceli biri olduğu belli oluyordu. Bazen sadece bir gülümsemeden bile anlarsınız, hissedersiniz karşınızdaki insanın içindeki iyiliği. Michael'ın gülümsemesi de bana bunu hissettiriyor. En sevdiğim şeyi, gülümsemesi olabilir.

O kadar ünlü biriydi ki, skandal çık(arıl)maması imkansızdı. Onunla tanışıp konuşmadan asla kesin şunu yaptı kesin bunu yapmadı diyemem. Burada vitiligoya sahip olup olmadığını ya da çocukları taciz edip etmediğini tartışmayacağım. Herkes kendi doğrusuna göre inanır bir şeye. Ve şunu unutmamalıyız ki bizi, kendisini bize göstermek istediği kadarki kişiliği ilgilendirir. 

Michael Jackson çok mükemmeliyetçi biriydi. Eğer mükemmeliyetçi olmasaydı asla şu an olduğu yerde olmazdı. İlk kez moonwalk yaptığı Motown 25 şovundaki Billie Jean performansında parmak ucunda bir saniye daha fazla duramadığı için kendine çok kızmış olduğunu anlatır Moonwalk kitabında. 

Çok yenilikçi biriydi. Müzik ve eğlence dünyasına getirdiği yenilikleri say say bitmez. İlham aldığı Fred Astaire ve James Brown'un danslarını zenci çocukların sokak danslarıyla birleştirip kendine özgü bir dans türü oluşturdu ve geliştirdi. Moonwalk ve Lean hareketini denemeyen kalmadı. Funk ve R&B müziğini öyle içselleştirip modifiye etti ki kendi yaptığı müzik "pop" diye sayılabildi ancak. Onun şarkılarında türler mükemmel bir şekilde harmanlanmıştır: rock, new jack swing, latin, soul, hip-hop... Thriller, tüm zamanların en çok satan albümü oldu. Çektiği bazı klipleri kısa film şeklinde yapışı ve yaratıcılığını güçlendirmek için son teknolojiyi kullanması da onu en yenilikçi ve ilginç entertainer yaptı.

Çok çekiciydi. Yıllar içinde çok değişim geçirse de onda ona has bir karizma vardı. Bir yandan sahnede deve dönüşen agresif, güçlü ve seksi tarafı, bir yandan da kırılgan, sevimli ve utangaç tarafına şahit olduk. Konserlerde She's Out Of My Life şarkısını söylerken sahneye onunla dans etmek için davet ettiği kızlar kollarında bayılıyordu, ağlama krizleri geçiriyordu. Daha da önemlisi, hayatlarındaki en mutlu anları yaşıyor gibi görünüyorlardı. Michael, onların meleği gibiydi.

Çok sevildi. Bütün dünyada sevildi, gitmediği ülke kalmadı konser vermek için. Türkiye tarafından da çok sevildi, özellikle 80'lerde ve 90'larda çocuk olanlar hep onun kasetleriyle ve klipleriyle büyüdü, "eni vici vokke" dedi, bizzat kendisi de 1998'de İnönü Stadı'na geldi. Beyaz çorap-siyah makosen ikilisini Michael dans ederken ayakları gözüksün diye giyse de burada uygulanışı "kıro" olarak algılanmaktan öteye gidemedi.

Başkanlardan müzisyenlere birçok arkadaşı vardı Michael'ın. Öyle arkadaşlar ki gecenin bir vakti telefonla arayıp işletir, ödül gecelerine birlikte katılır, birlikte şarkı yazardı... Prenses Diana, Elizabeth Taylor, Diana Ross, Madonna, Paul McCartney (her ne kadar Michael Beatles kataloğunu satın alınca araları açılmış olsa da), Brooke Shields ve Uri Geller bunlardan sadece birkaçı. Bu kadar çok ünlüyle yakın olan bir ünlü daha yoktur herhalde. Steven Spielberg ve John Landis gibi yönetmenlerle klipler çekiyordu, Slash ve Santana şarkılarında çalıyordu, Marlon Brando ve Eddie Murphy gibi oyuncular kliplerinde oynuyordu. Onu yakından tanıyanlar, göründüğünden daha da utangaç ve hassas biri olduğunu söylemiştir hep.

Utangaçtı, Thriller albümüyle 8 Grammy topladığı ödül gecesinde güneş gözlükleriyleydi hep. Sadece birkaç saniyeliğine çıkardı ve heyecan çığlıklarıyla karşılık alınca utanıp yine geri taktı utangaç bir gülümsemeyle. Oyun yapmadığını anlarsınız iyi bir gözlemciyseniz. O hep doğaldı, mütevazıydı. Çıtayı hep yükseltti ama kimseyi aşağılamadan ve taş atmadan. Hep daha iyisini, bir önceki yaptığından daha yenilikçi, eğlenceli ve iyi bir şey yapmak istedi; yaptı da.

Michael Jackson dans figürleriyle, sesiyle, ikonik giysileriyle, kırdığı rekorlarla ve insanlık için yaptıklarıyla herkesi etkiledi. "Larger than life" deyiminin en çok uyduğu insandı belki de. Bu hayata sığmadı, doldu, taştı ve başka bir boyuta geçti. Bu hayata bıraktıklarıyla yetinmek kaldı bize de. Bugün en az bir Michael Jackson şarkısı dinleyin, klibini, canlı performansını veya röportajını izleyin. Bugün onun doğum günü...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder